Kelime Defteri #1


Kelime,

Kelime, Kelimelerin gücü


Nazan Bekiroğlu’nun Kelime Defteri isimli kitabının hikâyesini ilk duyduğumda kalbimde bir yer açmış, sorgusuz sualsiz içeri buyur etmiştim. O zamandan beridir kelimeleri düşünüyor; bazen üst üste diziyor gökyüzüne dokunduruyor, bazen de art arda sıralayıp yan yana dizilmiş ağaçların gölgesinde dinlendiriyorum. Sonra vazgeçiyor, ellerimle üst üste yığılı kelimeleri yıkıyor, sıralarını bozup karıştırıyor; gönüllerince istedikleri yere uçmaları için özgür bırakıyorum.

Kelime Defterinden beridir dediğime bakmayın aslında hukukumuz çok eskilere dayanıyor. Sanırım ilkokul 1.sınıftayken her hafta okumak için takas ettiğimiz kitaplardan, sarı kapaklı birkaç sayfalı öykü kitabının yağmurda sırılsıklam olduğu o gün kadar eskilere. Annemle beraber cılız sayfaları bantla birbirine tutturmaya çalışmış bayağı tedavi de etmiştik. Yedi yaş kalbimle onu iyileştirdiğimi düşünmüştüm. Ama kapağını açıp kelimelerin hala ağlıyor olduğunu gördüğümde hayatımın ilk kalp kırıklığını yaşamıştım. Belki de bu yüzden ıslak kelimeleri hala bir başka severim.

Avuçlarıma kelimeler doldurduğumu çok hayal ettim. Bunun pekte mümkün olmadığını zoraki anladığımda küçük bir kız çocuğu da değildim üstelik. Fakat bir çözüm bulmalıydım, gözlerimin değdiği hiçbir kelimeyi unutmak istemiyor, hepsini zihnimde tutmak için direniyordum. Pek tabi bunun da çok mümkün bir şey olmadığını anlamam uzun süremezdi. Sürmedi. Neyse ki yolum Kelime Defteri ile kesişti hatırlayamadığım kadar süre sonra. Kelimelerimi bir defterde biriktirme isteği en mümkün, en güçlü istek oluverdi. Sahi bir defter alıp dokunabildiğim tüm sözcükleri neden biriktirmiyordum ki? Lakin bu düşüncem de vakte yenildi. Gel zaman git zaman uzaklaşmışım bu hayalimden.

Birkaç gün önce hatırlatıcı yine devredeydi. ‘’Kelimelerin Gücü’’ diyordu Barış Özcan youtube kanalında. Gün içerisinde yaşadıklarını düşünüp onu en mutlu eden şeyi bir kâğıda yazacağını, ardından bunları ‘’Kelime Kavanozu’’ verdiği bir cam kavanozda saklayacağını söylüyordu. Kelime Defteri neydiyse o olmuştu benim için Kelime Kavanozu da o anda.

Akşam çok severek takip ettiğim Şermin Yaşar namı diğer Oyuncu Anne’nin paylaşımı çıkıyor karşıma. Diyordu ki, ‘’kitap sayfalarının arasında kurutulmuş çiçekler gibi duran, kitap sayfaları arasında unutulmuş kelimeler var’’. Bana yazmış gibi üstüme alınıyorum. O akşam, o cümleleri herkesten daha çok sahipleniyorum.

Gece gün ağarıncaya ‘’kelime defterini, kelimelerin gücünü, kelime kavanozunu, unuttuğum kelimeleri’’ düşünüyorum. Farkına ve gücüne varamadığım, dokunmadan geçtiğim cümlelerin öğesi kelimeler gelip kurcalıyor kalbimi.

Uzun zaman önce düşlediğim bu yolculuğa artık çıkma vakti geldiğini anlıyorum. İlk kelime diyorum, ‘’kelime’’ olsun. İlhamı kendinde saklı çünkü.

Şimdi bir kelime seçip bazen hayal kuracağız onun adına, bazen şarkılar söyleyeceğiz, bazen de masallar anlatacağız onun ismiyle. Edaloji ile birlikte. Bu defa kelimelere inanacağız tüm gücümüzle.

Yol uzun, heybemiz boş,
Büyüteceğimiz çok kelimeler var daha.

0 yorum oku / yaz